Genel toplumsal alışkanlığımızdan olsa gerek öksüren ve burun akıntısı olan herkes çevresine grip olduğunu sanır.  Oysa, grip, o denli sık yakalanmadığımız ama çok ağır geçirdiğimiz bir hastalıktır. 

 

-Burnu akan ve öksüren herkes grip mi olmuştur ? Grip ve Soğuk algınlığı aynı şey midir ?

 

-Özellikle solunum yoluyla bulaşan virüsler, burun akıntısı, halsizlik, geniz akıntısı, öksürük ve ateşe yol açarlar. Bu yakınmaların hepsi aynı anda olmayabilir. Bu şikayetler tablosuna soğuk algınlığı denir. İsmi her ne kadar soğukla ilintili gibi görünse de yaz ortasında da soğuk algınlığına yakalanabilirsiniz. Birçok virüs insana bulaştıktan sonra soğuk algınlığı tablosuna yol açabilir. Grip virüsleri (İnfluenza virüsler)  de başlangıçta bir soğuk algınlığı tablosu ile başlar. Ancak, birkaç gün süren soğuk algınlığı bulguları döneminde çoğalan virüsler kana karışır ve kendine hedef seçtiği bağışıklık sistemine saldırır ve çökertir. Gribi ağır kılan bu dönemdir. Bu nedenle türkçede adı Paçavra Hastalığıdır.

Özetle, Her grip hastalığı bir soğuk algınlığı olarak başlar. Ama her soğuk algınlığı grip değildir. Çünkü çok sayıda başka virüs de soğuk algınlığı bulgularına yol açabilir. Grip, hafif başlayıp ilerleyen ve bağışıklık sistemini çökerten çok kötü bir hastalıktır.

 

-Grip Hastalığı nasıl tedavi edilir ?

 

-Virüslerin yol açtığı hastalıklardan biri olduğundan ve virüsleri öldürebilen ilaçlar yok denecek kadar az olduğundan pratikte grip hastalığının tedavisi yoktur. Çaresiz olarak virüsle mücadele bağışıklık sitemine bırakılır. (Ancak, sorun, gripte zaten bağışıklık sisteminin iflasa yakın güç kaybıdır)  Direk bir tedavi olmadığından bu dönemde hastaya zaman ve konfor kazandırılmaya çalışılır. Örneğin; ateşle mücadele, solunum yollarının açık tutulmaya çalışılması, istirahat, öksürük için bazı ilaçlar verilmesi gibi.

 

-Grip önemli bir hastalık mıdır ?

 

-EvetDünya’ da her yıl ortalama 300,000 ile 500,000 kadar insan, grip ve grip sonucu ortaya çıkan menenjit, akciğer enfeksiyonları gibi komplikasyonlardan dolayı yaşamını yitirmektedir. Bu açıdan bakılınca en çok sayıda insan ölümüne yol açan enfeksiyon hastalığı olduğunu düşünebiliriz.

 

-Dünya neden gripten kaygı duyar ?

 

-Grip hastalığının dünyada bu denli önemsenmesine yol açan olay 1918 yılında Meksika’ da başlayan ve 18 ayda dünya nüfusunun yaklaşık %5’ i, rakamsal olarak YUZMİLYONDAN fazla insanın ÖLÜMÜNE yol açan İspanyol gribi salgınıdır. Bu salgında dünyadaki her 3 kişiden biri gribe yakalanmış ve gribe yakalanan her 7 kişiden biri yaşamını yitirmiştir. İnsanlığın sonunu getirmeye aday bir risk oluşturunca ayrı bir çalışma başlatılmış ve 1942 yılından itibaren önce ABD ordusunda uygulanmış, etkinliği ve yan etkilerinin çok az görülmesi sonucu herkese uygulanmaya başlamıştır.

 

1918 İspanyol gribi salgınında yatak yetersizliğinden dolayı fabrikalar hastaneye çevrilmişti.

 

-Neden birçok aşıyı ömrümüz boyunca 1 yada 2 defa oluruz da grip aşısını her yıl olmak zorundayız ?

 

-Değişen çevre koşulları tüm canlılarda yeni bir durum oluşturur ve değişen durumlara adaptasyon yeteneği canlıdan canlıya değişir. Bu duruma paralel olarak bazı virüsler çok yavaş değişim gösterir. Bazıları ise hızlı değişim geçirirler. Grip virüsleri en hızlı değişim gösterenler arasındadır. Pratik olarak her mikrobun bizi sadece bir kez hasta edebilme olasılığı vardır. İlk hastalıkta, tehlikeyi bilmediği için gafil avlanan bağışıklık sistemi, aynı mikropla bir kez daha karşılaşınca tedbirlerini alır ve 2. kez hasta olmayız.

Ancak, sürekli yapı değiştiren virüs ( ya da bakteri)  her defasında ilk kez karşılaşılmış gibi algılandığından aynı hastalığı bu kez virüsün farklı bir tipi ile yeniden geçiririz. Bu noktadan hareketle dünya genelinde bir koordinasyonla grip virüsleri sürekli izlenmekte ve grip virüslerindeki değişiklikler göz önünde tutularak karşı her yıl güncel bir aşı hazırlanmaktadır.

 

Grip virüslerindeki değişiklikleri kim nasıl takip ediyor ?

 

-Grip virüslerini takip için dünyada olağan üstü bir eforlu çalışma yürütülmektedir. Dünya Sağlık örgütü önderlik ve koordinasyonunda 6 büyük koordinasyon merkezi ve ayrıca 136 ayrı ülkede 143 ulusal grip izleme merkezi neredeyse haftalık düzeyde ve sürekli olarak doğadaki grip virüslerini izlemektedir. Her yıl gelmekte olan kışa hazırlık olarak, haziran ayı sonunda ve aralık ayı sonunda en güncel bilgilerle 2 ayrı grip aşısı içeriği belirlenir ve üretime başlanır. Karar verilen aşı içeriği, takip edilen virüsler içinde en çok değişim gösteren 3 ya da 4 grip virüsü tipini içermektedir.

 

-Bu yıl yapılacak aşı geçen yılın virüslerini mi içeriyor. Aşı ne kadar güncel ?

 

-Bildiğiniz gibi grip, bir kış hastalığıdır. Bu nedenle, gelmekte olan kışı karşılamak için Haziran ayı sonunda üretilmeye başlanan içerikteki grip aşısı Kuzey Yarım küre için ve Aralık ayı sonundaki üretilen aşı ise Güney yarım küre için güncel olacaktır. Ülkemizin içinde olduğu kuzey yarım küre için Haziran ayı sonunda karar verilen aşı üretilmiş ve kuzey yarım küre için dağıtıma geçmiştir.

 

-Eczanelerde bulunun tüm grip aşılarının içeriği aynı mıdır ?

 

-Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından tanımlanan grip aşısı içeriği üretim yeteneği olan tüm firmalarla paylaşılır ve tüm firmaların ürettiği aşı içeriği aynıdır. Ancak bazı firmalar hem 3 grip virüsünü, hem de 4 grip virüsünü içeren 2 ayrı içerikte aşı üretmektedir.

 

-Kaç tür grip aşısı vardır ? Grip aşısının içeriğinde canlı virüs mü vardır ?

 

-Halen, ülkemizde biri 3 tipe biri 4 tipe karşı koruyan 2 ayrı tip aşı bulunmaktadır. Elbette 4 tipe karşı koruyan aşı bir miktar daha etkindir. İster 3, ister 4 tipe karşı korusun ülkemizdeki aşılar split virion denen, virüsün öldürülmesi ve  parçalanması sonucu elde edilen parçacıklarını içeren aşılardır.

Ayrıca, halen ülkemizde bulunmayan canlı ve zayıflatılmış virüs içeren grip aşıları da vardır. Bu aşılar, burun içine sprey şeklinde uygulanmaktadır.

 

-Grip Aşısı bizi hangi hastalıktan korur ?

 

-Grip aşısı bizi sadece ve yalnızca grip hastalığından korur. Nasıl ki kızamık aşısı bizi kabakulak hastalığından koruyamıyorsa, grip aşısı da diğer soğuk algınlıklarından korumaz. Başka bir ifadeyle, grip aşısı olunca, kış mevsiminde burnunuzun bile akmayacağını sanmak iyimser bir beklentidir. Ancak, korunmaya çalışılan hastalığın dünya da sayıca en çok insan öldüren enfeksiyon hastalığı olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.

 

-Grip aşısı olduktan sonra hasta olur muyuz ?

 

-Her aşı, yapıldıktan sonra nadiren de olsa, ateş, halsizlik gibi geçici etkiler yaratabilir. Bu olasılık , grip aşısı için de geçerlidir. Ancak, grip aşılarının yapıldığı sonbahar ayları, mevsim dönüşü olduğundan aşıyla ilgisiz olarak yakalanılan soğuk algınlıkları da grip aşısına yorulmaktadır.

 

-Grip aşıları thiomersal içerir mi ?

 

-Aşıları mikroplardan korumak için içlerine bazı koruyucu maddeler konabilmektedir. Geçmiş yıllarda, aşı içine thiomersal denen kükürtlü bir cıva bileşiği madde eklenilmekte iken, artık grip aşıları bu tür koruyucuları içermez.

 

-Grip aşısı kimlere yapılmaz ?

 

-Aşı üretilirken, grip virüsleri, yumurta içinde çoğaltılmaktadır. Her ne kadar, üretimin ilerleyen aşamalarında, yumurta proteinleri aşı içeriğinden temizlense de çok eser miktarda yumurta proteinleri aşı içeriğinde kalabilmektedir. Bu nedenle, aşırı yumurta alerjisi olanlar, aşı olmadan önce hekimlerine danışmalıdır.

 

-Bir yıl grip aşısı olursam, her yıl olmak zorunda mıyım ?

 

-Bir grup insanda kaynağı belirsiz bir ” grip aşısı yaptırınca, sürekli grip aşısı bağımlısı olurum” kaygısı vardır. Böyle bir durum söz konusu değildir. Ancak, aşı yapıldığı sürece korur.

 

-Aşıyı sevmiyorum ! Ben zaten grip olmam !

 

-Aşı, sevgi ya da nefret ilişkisi ile ifade edilecek bir durum değil. Bir katlanma durumu. Ayrıca, bu güne dek grip olmadıysanız ne mutlu size. Ama unutulmamalıdır ki, bu bir risk yönetimidir. Özellikle 5 yaş altı ve 50 yaş üzeri kişiler daha büyük risk altındadır. Bu iki grubun aile bireyleri de, kendileri hasta olmasa da dışarıdan virüs taşıyıcısı olarak risk oluşturmaktadır.

 

-Grip aşısı ne zaman yapılmalıdır ?

 

-Grip, kış mevsimi hastalığıdır. Türkiye coğrafyasında grip hastalığı genellikle kasım ayı sonlarından başlayarak  görülmektedir.  Aşının koruyuculuğunun ortalama 10 günde başlayıp aşıdan 3 hafta sonra maksimum koruyuculuk seviyesine ulaşacağı bilinmektedir. O halda en geç kasım ayı ilk yarısı içine dek grip aşısı uygulanması uygundur.

 

-Bol miktarda C vitamini alırsam, kemik suyuna çorba yaparsam gripten korunmuş olmaz mıyım ?

 

-Hangi mikrop kaynaklı olursa olsun hasta olup olmama konusunda, enfeksiyon hastalıkları açısından bağışıklık sisteminin o andaki gücü ya zayıflığı belirleyicidir. Bu açıdan bakılınca, sağlıklı beslenme, yeterli vitamin alımı önemlidir. Ancak bağışıklık sisteminin güçlü olması tek başına yetmez. Süper güçlerden biri saldırdığında, ordunuzun gücünün çok yerinde olması bile savaşın kaderini değiştiremeyebilir.

 

-Dünyada grip aşısı kullanımı yaygınlığı ne orandadır ?

 

-2017-2018 sezonunda 1,5 milyar adet grip aşısı üretileceğinden yola çıkarak, dünyada her 5 kişiden birinin ( nüfusun %20si ) grip aşısı olacağını düşünebiliriz. Bu oran ülkeye ülkeye değişmektedir. ABD gibi ülkelerde genel aşılanma oranı toplam nüfusun %60 ına ulaşabilmeyken ülkemizde %2 civarında kalmaktadır.

 

-Kimler Grip aşısı açısından önceliklidir  ?

 

-Herkesin grip aşısı talebinde bulunması durumunda üretilen aşıların dünya nüfusuna yetmeyeceği açıktır. Bu durumda. kaosa meydan vermemek için aşı yetersizliği durumunda geçerli bir öncelik listesi hazırlanmıştır

  1. -6 aydan 4 yaşa (59 ay) kadar çocuklar

  2. - 50 yaş ve üstü yaştaki insanlar;

  3. - Krronik pulmoner (astım dahil), kardiyovasküler (hipertansiyon hariç), böbrek, karaciğer, nörolojik, hematolojik veya metabolik bozukluklar (diabetes mellitus dahil) olan kişiler

  4. -  Bağışıklık sistemi hastalık nedeniyle baskılanmış, hasta ya da baskılayıcı ilaç alan insanlar

  5. -  6 ay-18 yaş arası uzun süreli aspirin tedavisi gören ve bu nedenle influenza virüsü enfeksiyonundan sonra Reye sendromu yaşamak için risk altında olan kişiler

  6. - Bakımevinde yaşayan insanlar ve diğer kronik bakım tesislerinde yaşayanlar

  7. - Aşırı şişmanlığı olan insanlar (vücut kitle indeksi [BMI] 40 ya da daha büyüktür)

  8. -  Sağlık  personeli;

  9. - 5 yaşın altındaki çocukların ve 50 yaş ve üstü yetişkinlerin birlikte yaşadıkları ev ahalisi, anne-babalar, bakıcıları, yakın temastaki yakınları. Burada amaç, özellikle 5 yaş altı ve 50 yaş üzeri risk gruplarındaki bireylerle aynı evde yaşayan diğer bireylerin, kendileri hasta olmasa da dışarıdan virüs taşıma olasılığını azaltmaktır. 

 

Son söz !

 

Çalışma alanında aşı ve aşılama olan branş hekimleri için en yorucu aşı, grip aşısıdır. Başka bir deyişle, tüm aşılar içinde, ülkemizde, ailelerin hakkında en çok soru işareti taşıdığı, bilgisi yeterli ya da yetersiz olsa da fikir sahibi olduğu aşı grip aşısıdır. Öte yandan, öncelikli görevi koruyucu sağlık olan bizler, doğru bilgileri popüler günlük kültürden uzak durarak halka ulaştırmakla görevliyiz. Bu noktadan hareketle, grip hakkında olabildiğince bilgiyi fazlaca yorum katmadan paylaşmak gereiğine inanıyorum.

 Aşı bir açıdan risk yönetimidir. Çevremizde, on yıllardır boğmaca, tetanoz ya da difteri hastalığına yakalanan kişiye rastlamadığımız halde içinde difteri-tetanoz-boğmaca aşılarını içeren karma aşıları ön koşulsuz ve doğru olarak kabulleniriz. Ancak, her yıl çevremizde yatak döşek gribe yakalanan çok sayıda insan varken grip aşısı ile ilgili tutum almak da bir risk yönetimidir.